15 Kasım 2017 Çarşamba

Kimim ben?



Kimim ben?
Bunu ben de kendime sordum, fazlasıyla...


Kendimi kısaca tanıtmam gerekliyse, Simge ben. Henüz yolun başında genç bir kızım. Büyük gösterme çabam yok ki bu benim en sevdiğim huyum. Yaşıtlarım makyaj malzemelerine, zamani basit moda giysilere para harcarken ben bütün servetimi (!) kitaplara yatırdım. Pişman değilim.
Bu beni farklı yapan şey oldu çünkü...

Ne değiştirdi peki okumak bende?
8 yaşımda hayal gücü denen bir mucizeyi sundu.
9 yaşımda kalem kağıda dadanıp hala bakıp güldüğüm günlükler tutmamı sağladı.
10 yaşımda elimi tutan onlarca kitap sayesinde bir ölümün acısını atlattım.
11 yaşımda herkes birilerinden hoşlanırken ben Sabahattin Ali'ye aşıktım!
12 yaşımda öğrendim ki mutlu olmak için güzel olmak değil, güzel hissetmek gerekiyormuş. 
13 yaşım ilk kalp kırıklığım, 37 kitap okuyup 5 defter doldurarak atlatmam ise en acısız en masum yoluymuş.
14 yaşım ben yazabiliyorum cidden dediğim, ilk resmi ödülümü aldığım yaş.
15 yaşım biraz savrulmuş, ilk kez fondöten ile tanışmış ve pek memnun olmayıp o para ile kitap almaya devam etmişti.
16 yaş en büyük şansım oldu, güzeldir 16; aşkı verir size, dostu verir, şanslıysanız ikisini yanı anda verir ve meyve olarak şiirler ister sizden.
17 kendimi tanımak için yazdıklarımı okuma yaşım oldu, yeni yazarlar okuma yaşım, arkadaşlarımı okuma yaşım...okudum, okudum, okudum...

Böyle işte, devamı var elbette. Ne zaman, nasıl; ben de pek bilmiyorum.

Ama güzel olması için elimden geleni yapacağım kesin.